KordonDent | İzmir Diş Polikliniği

Sıkça Sorulan Sorular

Sıkça sorulan sorular bölümü, sık karşılaşılan soruların yanıtlarını bulabileceğiniz bir kaynaktır. 

Diş beyazlatma, çeşitli nedenlerle renk değiştirmiş ve sararmış dişlerin rengini birkaç ton açmak için uygulanan bir çözümdür. Dişlerin yapısında oluşan renklenmeleri giderme işlemidir.

Klinik veya evde uygulanan iki farklı yöntemi vardır.

Günümüzde kullanılan yüksek kaliteli beyazlatma ajanlarının, doktor kontrolünde klinik ortamında yapıldığında zararları minimalize edildiği yapılan çalışmalar sonucu görülmüştür.

Genellikle aldığımız gıdalardan sonra dişlerin üzerinde beyaz bir tabaka oluşur. Bu tabaka iyi temizlenmediği takdirde zaman içerisinde halk arasında tartar olarak da bilinen diş taşlarına dönüşmeye başlar.

Yine halk arasında diş taşlarının temizlenmesi dişi aşındırır ve zararlıdır söylentisi ileriye dönük çok daha büyük problemlerin doğmasına sebep olur. 6 ayda bir mutlaka diş hekimine gidilmeli ve diş taşı temizliği yaptırılmalıdır.

Kanal tedavisi, ileri derecede çürük, kırılma ve iltihaplanma sonucu canlılığını yitirmiş olan dişlerin uzun yıllar ağızda muhafaza edilmesini sağlayan bir tedavi yöntemidir.

Kanal tedavisini tercih etmenin en temel sebebi bu şekilde eski dişinizi ölmüş bile olsa muhafaza etmenin daha kolay olmasıdır. Ölü diş de muhafaza edilmelidir çünkü ağzınızda bulunması, yemekleri çiğnemenizi, düzgün konuşmanızı ve kemik erimesini engellemek açısından faydalı olacaktır.

İmplant temel olarak, ağız içinde olan eksik diş veya dişlerin işlev ve estetiğini tekrardan yerine getirebilme amacıyla yapılan, insan vücuduna en uygun malzemeden üretilen, başarı oranı yüksek, uzun yıllar kullanılabilen protezlerdir.

İmplant tedavisi, steril klinik ortamında prosedürüne uygun yapıldığı takdirde herhangi bir sorunla karşılaşmayacağınız bir tedavi yöntemidir.

İmplant uygulaması, gelişimini tamamlamış, diş eti sağlığı iyi olan ve genel anlamda ciddi bir rahatsızlığı olamayan her bireye güvenle uygulanabilir.

Halk arasında Akıl dişi olarak da tabir edilen 20 yaş dişleri alt ve üst çenede, en arkada yer alan 3. ve son azı dişleridir. Genellikle 10’lu yaşların sonu 20’li yaşların başlarında çıkarlar. Nadirde olsa 30’lu yaşlarda da çıktığını görebiliriz. En son çıkan dişler olduğu için Akıl dişi adı verilmiştir. Bu dişler genellikle diğer dişlerin sağlığını ve dizilimini bozduğundan çekilmesi önerilir. Bulundukları konum itibari ile basit veya cerrahi yöntemlerle çekilebilmektedir.

Bireyin yaşı farketmeksizin özellikle temas içeren spor dallarında yaralanmalar sıkça görülmektedir. Spor yaralanmaları içerisinde diş, çene, dudak ve dil gibi ağız içindeki dokuların yaralanmaları önemli bir yer kaplamaktadır. 7 ila 11 yaş arasındaki çocuklar, ortodonti tedavisi gören bireyler bu riskle daha çok karşılaşmaktadırlar.

Ağız koruyucuları kullanılarak bu yaralanmalar önemli ölçüde önlenebilmektedir.

Pek çok koruma yöntemi içinde en etkili olanı diş hekimlerinin kişiye özel olarak hazırladıkları koruyucu plaklardır.

Ağız içi kanserler bugüne kadar pek bilinmese de araştırmalara göre dünyada her yıl 50.000 kişi ağız içi kanserine yakalanmakta ve bu sayının yarısına yakını hayatını kaybetmektedir. Ağız içi kanserler tüm kanser türleri içinde %5’lik bir bölümü kaplamaktadır ki bu oldukça büyük bir rakamdır. Özellikle 40 yaş üstü kişilerde görülmekte ve erkeklerde görülme oranı kadınlara göre 2 kat fazladır. Ağız içi kanserlerin başlıca sebepleri yoğun alkol e sigara tüketimi, sağlıksız beslenme, stres, kötü ağız hijyeni ve hastaya uygun yapılmayan protezlerdir. Ağız içi kanserinin erken teşhis edilmesi başarılı bir tedavi için çok önemlidir. Erken dönemlerde belirti vermeyen ağız içi kanserlerinde diş hekimlerinin rutin kontrolü erken teşhis için çok önemlidir.
Toplumda sanılanın aksine hamilelik sırasında normalde olması gereken diş bakımına biraz daha hassasiyet gösterilirse herhangi bir problemle karşılaşılmadığı görülmüştür. Yine başka bir yanılgı ise bebeğin ihtiyacı olan kalsiyumu annenin dişlerinden karşıladığı, bu yüzden hamilelik sürecinde anne adayının dişlerinin daha fazla çürüdüğüdür. Bu süreçte dişlerden kalsiyum çözülmesi mümkün değildir. Hamilelik, dişleri olumsuz yönde etkilemez ancak kötü ve bakımsız dişler hamileliği etkiler. Yapılan araştırmalar diş ve özellikle diş eti hastalıklarının erken doğum ve düşük ağırlıklı bebek riskini 3-4 kat arttırdığını göstermektedir. Bu nedenle hamileler beslenmelerine, ağız bakımlarına ve düzenli diş hekimi kontrollerine dikkat etmeleri gerekmektedir.

Kısaca yaş almış bireylerin değişmiş olan fizyolojik durumlarına göre, diş hekimlerinin standart yaklaşımlarının, farklı bir şekilde ele alınması ve bunun bir program dahilinde yapılması diyebiliriz. Yaş almış bireylerin her birinin diğerinden ayrılan durumları hasta yaklaşımında oldukça bireysel tedavi planlamaları getirir. Yapılan pek çok plan o günkü duruma çözüm üretmenin yanı sıra yakın ve uzak gelecekte karşılaşılabilecek problemlerin nasıl daha kolay üstesinden gelinebileceği üzerine kurgulanmalıdır. Bu yaklaşımı genç ve orta yaşlı hastalarda daha farklı düşünmek gerekir.

Çarpık dişlerin tedavisinde uygulanan yeni teknoloji ‘’Şeffaf Plak’’ yöntemi ile tel ve braket kullanılmadan, ağızda belirgin olarak gözükmeyen, ergonomik şeffaf plaklar ile düzgün ve sağlıklı diş tedavisi mümkündür. Diş tellerinden kaynaklı estetik kaygıların, yetişkinleri bu tedaviden uzak tuttuğunu, bu sorunun tel ve braket kullanılmadan yapılan şeffaf plak yöntemi ile aşıldığını görebiliriz. Bu plaklar tamamen şeffaf ve fark edilmesi oldukça zor olup, diğer yöntemlere göre estetik üstünlüğü vardır. Şeffaf plak yöntemlerinin uygulanabileceği yaş aralığı ortalama 12 yaşında olan çocuklardan başlar, üst sınır olarak herhangi bir yaş sınırı olmaksızın her hastaya rahatlıkla uygulanabilir.

Porselen lamine, yada diğer adıyla yaprak porselen dişler, günümüz teknolojisi ve estetik ihtiyacını karşılaması amacıyla üretilen, son derece ince, ışık geçiren ve sağlam yapılarıyla uzun süre kullanım imkanı sağlayan porselen dişlerdir.

Özellikle ön bölgedeki dişlere uygulanan lamineler, beyazlatma ile netice alınamayan ileri derecede renklenmiş dişlerde, yapısal formu ve şekli iyi olmayan dişlerde, ayrık dişleri birleştirmede, kırık yada aşınmış dişlerin düzeltilmesinde, rengi ve yapısı bozulmuş eski dolguların onarılmasında, çarpık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde kusursuza yakın estetik bir çözümdür.

Her yaştan kişiye kolaylıkla uygulanabilen lamineler, dişlerin ön kısımlarının çok az, hatta bazı durumlarda aşındırmaya gerek kalmadan yapıştırılarak güvenle kullanabileceğiniz doğal dişlere en yakın görümümü sağlar.

Yaş almayla yüzün alt 1/3 lük bölümünde oluşabilecek olan görsel değişiklikleri, modern diş hekimliği metodları kullanarak minimale indirme yaklaşımı diyebiliriz.
Azalmış alan, yüzün dikey ölçüsünü burun alt bölgesi, dudak kenarında görülen kırışıklıkları, yanaklardaki çöküntüleri destekleyecek yaşlanma izlerini belli bir ölçüde gidermek mümkündür.
Dudak ve yanak desteği.
Yüz şekline göre dişlerin şekillendirilmesi.
Çökmüş olan kapanışın açık hale getirilmesi.
Çarpık dişlerin düzeltilmesi.
Renklendirmelerin giderilmesi bu tedavi yaklaşımının konuları içindedir.

Ayrık diş tedavisi, diğer adıyla diastema kapama, dişler arasındaki boşlukların ortodontik tel tedavisi, şeffaf plak, lamina ya da bonding dediğimiz dolgu malzemeleriyle kapatılmasına verdiğimiz isimdir. Bu tedaviler günümüzde medikal gereklilikten çok estetik kaygılar nedeniyle yapılmalıdır. Bonding tedavisi, bu problemin en kolay çözümü olmakla beraber zaman içinde dolgu malzemelerinin renk değiştirmesinden dolayı sürekli cilalanmaları ve belirli dönemlerde değiştirilmeleri gerekmektedir. Ortodontik tel tedavisi, kalıcı çözüm olsa da tedavisi süresi bir yılı aşabilir ve sonrasında sabitleyici apareyler kullanılması gerekebilir. Yaprak porselenler doğru yapıldığında estetik olarak en mükemmel ve en kullanışlı sonuçları verecektir.